RSS

11 Haziran 2013 Salı

Uğur Böcekleri Dans Grubu ( Menekşe Sınıfı )

Kelebek Yüz Boyama - Sim Animasyon

YÜZ BOYAMA TEKNİKLERİ

Çocuk gelişimi YÜZ BOYAMA TEKNİKLERİ

Yüz boyama, canlandırılan kişinin görüntüsüne bürünmek , yüzün görünümünü daha
etkili hale getirmek için farlar, kremler ve pudralar kullanılarak yapılan boyamadır. Yüz
boyama yüzün görünüşünü, yüze, kaşlara, gözlere, kirpiklere ve dudaklara sürülen bazı özel
maddelerle değiştirme tekniği olarak da tanımlanmaktadır. Günümüzde yüz boyama işlemine
makyaj, makyajı yapan kişilere de makyöz adı verilmektedir.
Yüz boyama yüzdeki ciltle ilgili kusurları örtmektedir (Yara, kesik, yanık, sivilce vb.). Yüzün en etkili ve pürüzsüz görünümünü ortaya çıkarır. Oyuncunun daha çekici, yüz mimiklerinin daha etkili görünmesini ve kendini canlandırdığı karakter gibi hissetmesini
sağlar.
Yüz Boyamanın Bireyler Üzerindeki Etkileri

Animasyon gösterilerinde yüz boyamak ve bu boyama şeklini de ilgi çekici şekilde abartmak çok önemlidir. Animasyon bir gösteri ve sahne sanatıdır. Bu sanatın ilgi çekici olmasında kostüm kadar yüz boyamanın da etkisi büyüktür. Bazı animasyonlarda yüz boyama kostümden daha önemli olup ön plana çıkabilir.
 Yüz Boyamanın Bireyler Üzerindeki Psikolojik Etkileri

Yüzü boyanan kişilerde animasyon sırasında (ruhsal doyum) psikolojik rahatlama olmaktadır. Kişi kendi duygu ve düşüncelerini bir topluluk önünde rahatça ifade edebilme olanağı bulmakta, korku, kaygı vb. duygularını bu sayede dışa yansıtabilmektedir.
Gerçek yaşamda dile getiremediği ya da fırsat bulamadığı olay ya da olguları canlandırmalar yoluyla deneme ve yaşama olanağı bulmaktadırlar.
Kendinin ve çevresindeki bireylerin yetenek ve becerilerinin farkına varmakta ve kendine olan güven duygusu gelişmektedir.

Yüz Boyamanın Bireyler Üzerindeki Sosyal Etkileri
Yüz boyamada kişi kahramanların rolüne bürünerek hem çevresindeki insanları hem de kendisini tanıma fırsatı bulur ve başkalarının duygularını anlama becerisi (empati) geliştirir.

Yüzü boyanan grupla bütünleşir. Çevresi ile iletişim kurar ve geliştirir. Özellikle çocuklar kendilerine yeni bir dünya kurarlar, çevrenin ilgi ve dikkatini çekerler.

Grup içerisinde yer edinme ve statü kazanma şansı artar. Çocuklarda iş birliği ve grup çalışması bilinci gelişir.

Kendi ilgi ve yeteneklerini sergilerler. Başkalarının fikirlerine saygı duyma ve
kendi fikirlerini ifade edebilme gibi becerilerini geliştirirler.

 Yüz boyamada birey hem kendi kültürel değerlerinin hem de farklı kültürel değerlerin farkına varmaktadır ( Nasrettin Hoca tiplemesi, Noel Baba tiplemesi gibi )
YÜZ BOYAMADA KULLANILAN MALZEMELER
Yüz Boyaları
Yüzü boyamak için ilkel kavimlerden itibaren, doğada bulunan renklerden ve doğal boyalardan yararlanılmıştır. Toprak, bitki kökleri ve çeşitli ağaçlardan yapılan boyalar kullanılmıştır.
Eski Yunan ve Roma tiyatrolarında oyuncular maske takarlardı, yüzlerini boyamaz ve gerçek yüzleri oyunları sırasında görünmezdi. Ortaçağ Avrupa’sında dinsel oyunlarda melek, şeytan ve din adamları canlandırılırken kırmızı, beyaz ve yaldızlı boyalarla takma sakallar kullanılırdı. Kullanılan ilk malzemeler de kuzu yünü, tebeşir, kurum ve yakılmış mantardı.

Bilim ve sanayileşme geliştikçe yüz boyaları özel laboratuvarlarda birer kozmetik ürünü olarak hijyenik ortamlarda insan cildine zarar vermeyecek şekilde imal edilmeye başlanmıştır.
Bu boyalardan bazıları şunlardır:
Tüp boyalar
Laboratuvar ortamında dermatologlar tarafından üretilen boyalar krem haline getirilir. Bu krem halindeki boyalar plastik veya alüminyum tüplere otomatik makinelerle doldurulur.
Genellikle bir kullanımlıktır.Yüz veya boyanacak yüzeye parmak, sünger veya özel aparatlarla sürülür.
Krem boyalar
Katı olarak yüze nemli bir süngerle sürülen başarılı bir makyaj malzemesidir. Yüzün daha şeffaf ve renkli görünmesini sağlamaktadır. Kullanımları daha uzun sürelidir.
Televizyon ve sinema için natürel görüntüler elde edilmesini sağlamıştır.
Likit boyalar
Şişeler içerisinde likit haldedir. Sürümü kolaydır, mat görünüşlüdür. Pudra kullanmak gerektirmez. Özellikle film ve tiyatro makyajında kullanılır.
Kalemler
Yüz, kaş, göz çevresi, dudak çevresi ve yanakları boyamak ve yapılan boyalara çerçeve yapmak amacıyla kalem şekline getirilmiş boyalardır. Genelde yapılmış olan boyaya çerçeve yapmak amacıyla veya yüze ben, sivilce, küçük motifler yapmak amacıyla kullanılır.
Pullar ve simli boyalar
Yüze veya vücuda yapılmış olan boyalar üzerine veya doğrudan cilde tatbik edilir. İçerisinde parlak pul veya sim gibi maddeler olduğundan ışıkta parlayarak dikkat çekici hoş bir görüntü elde edilir.
Ruj boyalar
Laboratuvar ortamında üretilen boyaların çeşitli kimyasal ve yağlar ile sertleştirilmesi ile elde edilir. Kapağı açılarak doğrudan tatbik edilir.
Sprey boyalar
Laboratuvarlarda üretilen boyanın basınçla ve gazlarla tüplere doldurularak püskürtme şeklinde tatbik edilmesidir. Ancak yüzde veya vücudun herhangi bir yerinde istenilen şeklin elde edilebilmesi için önceden o şeklin şablonu yapılıp sprey boyanın tatbik edilmesi gerekir. Değişik renkler için ise değişik şablon ve kalıpların kullanılması lazımdır.
Çıkartmalar
Çıkartmalar çeşitli figür ve motiflerin özel kâğıtlara baskı yoluyla tatbik edilmesi sonucunda elde edilir. Beğenilen motifler matbaalarda baskı tekniği ile bir tarafı şeffaf, diğer tarafı ise yumuşak olan çift katlı kâğıtlara basılır. Baskı kâğıdın şeffaf yüzeyine ters taraftan basılır.Vücudun tatbik edilecek kısmı temizlenerek su veya özel maddelerle yapıştırılır.
Çıkartma üzerinde bulunan motif deri yüzeyine baskı yapılmış gibi vücuda çıkartılır. Geçici bir süre deri yüzeyinde kalır, istenirse su ile temizlenebilir.

Dövmeler
İlkel toplu mlardan başlayarak günümüze kadar gerek büyü amacıyla gerekse gelenek gereği olarak insanlar vücutlarına ve yüzlerine çeşitli dövmeler yaptırmışlardır. Bazı ilkel toplumlarda dövmeler kötü ruhları kovmak için ve hastaları iyileştirmek için yapılırdı.
Yüzyıllar önce dövme Trakyalılarda asalet simgesiydi. Hıristiyanlar vücutlarına dövme metoduyla haç işareti kazıtmışlardır. Kudüs’e hacca giden Hıristiyanlar ise kol ve ellerini ziyaretlerinin bir simgesi olarak dövmelerle süslemişlerdir. Eski Roma’da suçlu ve köleleri dövmeler yaptırarak tanımışlardır. Günümüzde çok yaygın uygulama alanı bulan dövme ve kına ile yapılan motifler özellikle gençler arasında ilgi çeken bir süsleme sanatına dönüşmüştür.
Dövme, vücudun herhangi bir yerine özel boya ve kimyasallar uygulanarak iğne ve delme aletleriyle yapılan desen, şekil ve motiflerdir. Dövme yapılırken özel iğne ve makineler kullanılır.Uygulama özel mürekkep ve kimyasalların deri altına tatbik edilmesiyle yapılır. Bu şekilde yapılan dövme hiç silinmez ancak kullanılan iğne ve aletlerin steril olmasına dikkat edilmelidir. Dövme yapılan bölgenin belli bir süre dış etkilerden korunması ve mikrop kapmaması gerekir. Sağlık açısından tehlikeli ve sakıncalıdır.

Fırçalar
Yüz boyamada fırçalar en az boyalar kadar önemli bir yer tutar. Fırçalar, boyaların yüze uygulanması için kullanılan tabii veya suni kıl ve tüylerle yapılmış materyallerdir.
Fırçalar kullanılan boyanın cinsine ve kullanıldığı yere göre ince, kalın, geniş ve dar olarak seçilir. Örneğin, alın ve yüz için kalın ve geniş fırçalar kullanılırken dudak ve göz çevresi için ince fırçalar tercih edilmektedir.
Sünger ve Temizleme Malzemeleri
Yüz boyamaya zemin hazırlamak için süngerler kullanılır. Süngerler çeşitli
yumuşaklıklarda ıslak ve kuru olarak kullanılır. Toz boya, pudra gibi boyamalarda kuru süngerlerden faydalanıldığı halde sıvı ve krem boyalarda ıslak (boya emdirilmiş) süngerlerden faydalanılır.
Temizleyiciler de krem veya losyon haldedir. Bunlar cildi temizleyerek makyaja hazırlar veya makyaj sonrası temizlikte kullanılır. Göz makyaj temizleyicileri krem, jel ve losyon şeklinde olabilir. Göz makyajı esnasında olabilecek bulaşmaları kolayca giderebilmek için kalem şeklinde olanları da vardır.
Yüz Boyama Karakter Örnekleri
Yüz boyama
 karakter örneklerini hayal gücünüzü ve yaratıcılığınızı da katarak oluşturabilirsiniz. İstenilen her desen, figür, motif veya serbest resim yüze uygulanabilir.



             
                                                                  

 


 













KIRMIZI BAŞLIKLI KIZ

Bir zamanlar küçük bir kız varmış. Annesi ona üzerinde kırmızı başlığı olan bir pelerin almış. Kız bu pelerini çok seviyormuş ve nereye gitse onu giyiyormuş. Bu nedenle de herkes ona Kırmızı Başlıklı Kız diyormuş. Bir gün “Kırmızı Başlıklı Kız!” diye seslenmiş kızın annesi. “Büyükannen hâlâ hasta. Hadi giyin de, ona yaptığım şu çöreği götür.” Kırmızı Başlıklı Kız da elbisesini giymiş, üzerine kırmızı başlıklı pelerinini geçirmiş, başlığı çenesinin altında sıkıca bağlamış ve yola çıkmış. “Tavşan Ormanı’ndaki yoldan ayrılma sakın!” diye seslenmiş annesi arkasından. (Ormanın adı Tavşan Ormanıymış, ama içinde uzun zamandır bir tek tavşan bile yokmuş – neden olmadığını birazdan öğreneceksiniz.) “Ayrılmam anne,” demiş Kırmızı Başlıkıl Kız. Tam ormana girmiş, birkaç adım atmış ki, çalılıkların arasından bir ses duymuş. Yola birden bir kurt fırlamış. Kırmızı Başlıklı Kız korkusundan az kalsın elindeki sepeti düşürüyormuş. Fakat kurt hiç de öyle düşmanca görünmüyormuş. “Nereye böyle küçük kız?” diye sormuş kurt. “Büyükanneme gidiyorum,” demiş Kırmızı Başlıklı Kız. “Tavşan Ormanı’nın sonundaki ilk ev. Büyükannemin sağlığı pek iyi değil. Bu arada adım ‘küçük kız’ değil, ‘Kırmızı Başlıklı Kız.’ ” “Özür dilerim,” demiş kurt. “Bilmiyordum. Bak sana ne diyeceğim. Ben bir koşu gidip Büyükannene senin yolda olduğunu haber vereyim. Yalnız sakın yolda oyalanayım falan deme, olur mu? Başına bir şey gelmesini istemeyiz, öyle değil mi?” Kurt oradan hemen sıvışmış! Çünkü yakınlarda bir oduncu dolaşıyormuş. Eğer kızı hemen orada yerse, oduncunun kızın yardımına koşacağını biliyormuş. Kırmızı başlıklı Kız, çiçek toplayarak, kelebeklerin peşinden koşarak, kuş seslerini dinleyerek yolda ağır ağır ilerlerken kurt kestirmeden Büyükanne’nin evine varmış, kapıyı çalmış. “Kim o?” diye seslenmiş içeriden yaşlı kadın. Kurt sesini değiştirerek, “Benim, Kırmızı Başlıkıl Kız,” demiş. “Çayın yanında yemen için sana çörek getirdim.” “Kapı açık güzelim,” diye seslenmiş Büyükanne. Kurt hemen içeri dalmış. Öyle açmış ki! Günlerdir hiçbir şey yememiş. Bu yüzden Büyükanne’yi çiğnemeden bir lokmada yutuvermiş. Biraz sonra Kırmızı Başlıkıl Kız Büyükanne’nin kapısını çalmış. “Kim o?” diye seslenmiş kurt yumuşak bir sesle. “Benim, Kırmızı Başlıkıl Kız.” “Kapı açık güzelim,” diye seslenmiş kurt. “İçeri girebilirsin.” Kırmızı Başlıkıl Kız bir an için tereddüt etmiş. ‘Büyükannemin sesi ne kadar da garip böyle?’ diye düşünmüş. Sonra büyükannesinin hasta olduğu gelmiş aklına ve kapının mandalını kaldırıp açarak içeri girmiş. Kurt, Büyükanne’nin geceliğini giymiş, onun başlığını ve gözlüğünü takmış yatakta yatıyormuş. Yorganı boğazına kadar çekmiş, içerisi karanlık olsun ve suratı fark edilmesin diye de perdeleri iyice kapamış. “Elindekileri oraya bırak da yanıma gel canım,” demiş kurt. Kırmızı Başlıklı Kız çöreği yatağın yanına dikkatle küçük masanın üzerine koymuş, ama hemen kurdun yanına gitmemiş. Çünkü Büyükannesi bir tuhaf görünüyormuş. “Kolların neden bu kadar büyük Büyükanne?” “Seni daha iyi kucaklamak için!” demiş kurt. “Kulakların neden büyük, peki?” “Seni daha iyi duyabilmek için!” demiş kurt. “Gözlerin neden kocaman, peki?” “Seni daha iyi görebilmek için,” demiş kurt. “Dişlerin neden sivri peki?” “Seni daha iyi yiyebilmek için,” demiş kurt. Bunu söyledikten sonra kurt artık daha fazla kendine engel olamamış ve yorganı bir tarafa atarak yataktan fırladığı gibi Kırmızı Başlıklı Kız’ı bir lokmada yutuvermiş. Sonra da karnı doyduğu için keyfi yerine gelmiş ve uykuya dalmış. Ama ne var ki kurt çok kötü horluyormuş. Evin önünden geçen bir avcı onun horultularını duymuş. Büyükanne ’ye kötü bir şey mi oldu acaba, diyerek kulübeden içeri girmiş. İçeri girer girmez de orada neler olduğunu hemen anlamış. “Aylardır senin peşindeyim pis yaratık,” diye bağırmış avcı ve kurdun kafasına elindeki baltanın sapıyla vurmuş. Sonra da önce Kırmızı Başlıklı Kız’ı, sonra da Büyükanne ’yi dikkatle kurt’ un içinden çıkarmış. İkisi de sapasağlammış. Büyükanne, Kırmızı Başlıklı Kız’ın ona getirdiği çöreği afiyetle yemiş. Kırmızı Başlıklı Kız büyükannesine bir daha hiçbir kurdun sözüne kanmayacağına dair söz vermiş. Eve dönerken tavşanların saklandıkları yerlerden çıktıklarını görmüş. Tavşan Ormanı yine eskisi gibi tavşanlarla dolu bir orman haline gelmiş.

ÇOCUK OYUNLARI




=== Saklambaç ===

Saklambaç en az 4 kişiyle oynanır. Bir ebe belirlenir. Ebe duvara yasladığı ön kolu üzerine yüzünü kapatarak önceden belirlenen bir rakama kadar yüksek sesle sayar. Bu sırada diğer oyuncular saklanırlar. Ebe  saymayı bitirince "Önüm, arkam, sağım, solum sobe; saklanmayan ebe!" diye bağırır ve diğer oyuncuları bulmaya çalışır. Diğer oyuncular ise ebenin korunaksız bıraktığı ebe duvarına "Sobe!" diye bağırarak dokunmaya çalışırlar. Dokunabilen kişiler sıradaki elde ebe olmaz. Ebe birini bulduğunda (gördüğünde) o kişinin adını yüksek sesle söyler ve o kişi ebelenmiş olur.

Eğer ebe bir kişiyi görüp de onun adını yanlış telaffuz ederse diğer oyuncular saklandığı yerden çıkar ve "Çanak çömlek patladı!" diye bağırırlar. El iptal edilir ve ebe olan kişi yeniden ebe olur.
                              

=== Köşe kapmaca ===
Genellikle sokakta oynanır. Çünkü sokaklar, oyuncuların kendilerine köşe olarak tutmaları gereken bina kapıları, iki ağaç ya da pencere arası gibi yerler açısından daha zengindir. “Köşe Kapmaca” az sayıda kişiyle oynanır. Ebe diğer oyunculara göre ortada bir yerde durur. Oyuncular ebeye yakalanmadan, birbirleriyle köşeleri sürekli değiştirmeye çalışırlar. Bu değiştirme sırasında ebeye yakalanan oyuncu köşesini kaybeder ve kendisi ebe olur. Oyuncular, sözde yer değiştiriyormuş gibi hareket edip ebeyi yanıltabilir.


                              

=== Yağ satarım bal satarım ===
''Yağ satarım bal satarım'' oyununda önce bir [[ebe]] belirlenir. Oyuncular yüzleri birbirine dönük, daire oluşturacak biçimde yere otururlar. Ebe bir [[mendil]]in ucunu düğümleyerek eline alır. Bunu arkasında saklayarak oturan grubun çevresinde -genellikle sekerek- dolaşmaya başlar. Bu sırada da oyuna adını veren şarkıyı söyler:

:Yağ satarım, bal satarım
:Ustam ölmüş, ben satarım
:Ustamın kürkü sarıdır
:Satsam 15 liradır

:Zambak zumbak
:Dön arkana iyi bak

Oturanların etrafında (çemberin dışında) dolaşırken, mendili gizlice oyunculardan birinin arkasına (yere) bırakır. Arkasına mendil bırakılan oyuncu, bunun farkına vardığı anda mendili alarak ebeyi kovalamaya başlar. Ebe, yakalanmadan kalkan oyuncunun yerine oturursa, mendil kendisinde kalan oyuncu yeni ebe olur; yakalanırsa ebelik yapmaya devam eder.


                                           

                             



Körebe[değiştir]


Körebe oyunu en az birkaç oyuncuyla oynanır. Oyuncu sayısı arttıkça oyun zorlaşır ve daha zevkli hâle gelir. Önce ebe belirlenir ve ebenin gözleri bir bezle bağlanır. Oyun adını, ebenin gözlerinin bağlanmasından alır. Oyuncular ebenin çevresinde bir halka oluştururlar ve genellikle şu şarkıyı söyleyerek ve el çırparak ebe etrafında dönerler:
Türkü söyler döneriz
Bil bakalım biz kimiz
Elindeki değnekle
Göster bizi körebe
Ebe bu sırada kollarını öne doğru uzatarak diğer oyunculardan birine dokunur. Dokunduğu kişinin başını, yüzünü ve üstünü elleriyle yoklar. Kim olduğunu anlarsa, dokunduğu oyuncu ebe olur. Tanıyamazsa, oyun aynı ebeyle sürer.


 


 


Children Song / Çocuk Şarkıları / Cici Benzerlikleri bulalım

EĞİTİCİ OYUNCAKLAR



 
Copyright YASEMİN YİĞİT 2009. Powered by Blogger.Designed by Ezwpthemes .
Converted To Blogger Template by Anshul .